YKS Biyoloji Canlıların Sınıflandırılması Konu Anlatımı ve Soru Çözümü
YKS Biyoloji Canlıların Sınıflandırılması Konu Anlatımı ve Soru Çözümü içeriğin sonunda pdf mevcuttur. PDF olarak içeriğin çıktısını alabilirsiniz.
Canlıların benzer özelliklerine göre gruplandırılmasına sınıflandırma denir. Bu sayede milyonlarca canlı türü daha kolay incelenebilir, anlaşılır ve korunabilir. Sınıflandırmayla uğraşan bilim dalına ise sistematik (taksonomi) denir.
İki Çeşit Sınıflandırma
-
Yapay Sınıflandırma: Bu sistemde canlılar, tek bir özelliğe göre gruplandırılır. Örneğin, canlılar beslenme şekillerine göre otobur, etobur ve hem etobur hem de otobur olarak sınıflandırılabilir. Yapay sınıflandırma sistemi pratik olsa da, canlıların tüm özelliklerini ve ilişkilerini göz önünde bulundurmadığı için yetersiz kalmaktadır.
-
Doğal Sınıflandırma: Bu sistemde canlılar, birçok ortak özelliğe göre gruplandırılır. Bu ortak özellikler, morfoloji (vücut yapısı), anatomi (iç yapı), fizyoloji (işlev), embriyoloji (gelişim), ekoloji (yaşam ortamı) ve davranış gibi birçok alandan edinilir. Doğal sınıflandırma sistemi, canlılar arasındaki gerçek ilişkileri daha iyi yansıttığı için daha bilimsel bir yaklaşımdır.
İçindekiler
Doğal Sınıflandırmada Kullanılan Kategoriler
Doğal sınıflandırmada canlılar, en genel kategoriden en özel kategoriye doğru şu şekilde sınıflandırılır:
- Alem: En genel kategoridir. Canlılar, hücre yapısı, beslenme şekli ve DNA dizilimi gibi temel özelliklerine göre bakteriler, arkebakteriler, protistler, mantarlar, bitkiler ve hayvanlar olmak üzere altı aleme ayrılır.
- Şube: Aynı alemden olan canlılar, vücut planı ve diğer önemli özelliklerine göre şubelere ayrılır.
- Sınıf: Aynı şubeden olan canlılar, daha ayrıntılı özelliklerine göre sınıflara ayrılır.
- Takım: Aynı sınıftan olan canlılar, ortak özelliklerine göre takımlara ayrılır.
- Familya: Aynı takımdan olan canlılar, ortak özelliklerine göre familyalara ayrılır.
- Cins: Aynı familyadan olan canlılar, ortak özelliklerine göre cinslere ayrılır.
- Tür: Sınıflandırmanın en alt kategorisidir. Birbirleriyle üreyebilen ve verimli yavrular verebilen canlılar aynı türe aittir.
Örnek:
Bir insanın sınıflandırması şu şekilde olabilir:
- Alem: Hayvanlar
- Şube: Kordalılar
- Sınıf: Memeliler
- Takım: Primatlar
- Familya: Hominidae
- Cins: Homo
- Tür: Homo sapiens
Alemden Türe Doğru Değişimler
Birey Sayısı: Alemden türe doğru ilerledikçe birey sayısı azalır. Bunun sebebi, her alt kategorinin daha özel bir grubu temsil etmesidir. Örneğin, “hayvanlar” alemi çok geniş bir kategoridir ve milyonlarca birey içerir. Fakat “kedi” türü, “hayvanlar” aleminden çok daha küçük bir grubu temsil eder ve daha az birey içerir.
Tür Çeşitliliği: Alemden türe doğru ilerledikçe tür çeşitliliği de azalır. Her alt kategori, daha özel bir grubu temsil ettiği için, daha az sayıda tür içerir. Örneğin, “bitkiler” alemi çok geniş bir kategoridir ve yüzbinlerce tür içerir. Fakat “gül” türü, “bitkiler” aleminden çok daha küçük bir grubu temsil eder ve daha az sayıda tür içerir.
Akrabalık Derecesi: Alemden türe doğru ilerledikçe akrabalık derecesi artar. Aynı alt kategoriye ait canlılar, ortak bir atadan geldikleri için daha yakın akrabadır. Örneğin, “insan” ve “şempanze” aynı familyaya ait olduğu için, “kedi” ve “köpek”ten daha yakın akrabadır.
Benzer Özellikler: Alemden türe doğru ilerledikçe benzer özellikler artar. Aynı alt kategoriye ait canlılar, ortak bir atadan geldikleri için daha fazla ortak özelliğe sahiptir. Örneğin, “memeliler” sınıfına ait tüm canlılar, tüy, meme ve sıcakkanlılık gibi ortak özelliklere sahiptir.
Tür Kavramı:
Tür, ortak bir atadan gelen, birbirlerine benzer özellikleri olan ve çiftleştiklerinde verimli döller oluşturabilen bireyler topluluğudur. Aynı türden bireyler, kromozom sayıları, beslenme şekilleri ve üreme şekilleri bakımından benzerdir.
DNA Dizilimleri ve Protein Yapıları:
Aynı türden bireylerin DNA dizilimleri ve protein yapıları tamamen aynı değildir. DNA dizilimlerinde ve protein yapılarında küçük farklılıklar olabilir. Bu farklılıklar, mutasyonlar ve rekombinasyon gibi genetik olaylar sonucu ortaya çıkar.
Türlerin İsimlendirilmesi:
Türler, ikili isimle isimlendirilir. Bu isimlendirmeye binominal isimlendirme denir. Binominal isimlendirmede ilk isim cins ismini, ikinci isim ise tanımlayıcı ismi temsil eder. Cins ismi büyük harfle, tanımlayıcı isim ise küçük harfle yazılır. Örneğin, evcil kedinin bilimsel adı Felis catus‘tur.
Binominal isimlendirmenin kuralları:
- Cins ismi büyük harfle, tanımlayıcı isim ise küçük harfle yazılır.
- Cins ismi italik yazılır, tanımlayıcı isim ise italik yazılmaz.
- Türün yazarı ve yayım tarihi de isimden sonra yazılabilir.
Binominal isimlendirmenin önemi:
- Farklı dilleri konuşan bilim insanlarının ortak bir dil kullanmasını sağlar.
- Türlerin karıştırılmasını önler.
- Türlerin daha kolay tanımlanmasını ve sınıflandırılmasını sağlar.
Binominal isimlendirmeyi ilk olarak Carl Linnaeus (Carolus Linne) kullanmıştır. Linnaeus, 1753 yılında yayınladığı Species Plantarum adlı eserinde tüm bitki türlerini ikili isimlerle isimlendirmiştir.
Örnekler:
- Homo sapiens (modern insan)
- Escherichia coli (bir bakteri türü)
- Panthera tigris (kaplan)
Virüsler
Virüsler, canlı ve cansız arasındaki bir gri alanda bulunan, oldukça karmaşık yapılara sahip mikroorganizmalardır. Hücresel bir yapıya sahip olmamalarının yanı sıra, birçok hayati fonksiyonu da yerine getiremezler. Bu nedenle, ne tam olarak canlı ne de tam olarak cansız olarak kabul edilirler.
Virüslerin Yapısı
- Genetik Materyal: Virüsler, DNA veya RNA moleküllerinden oluşan bir genetik materyale sahiptir. Bu materyal, virüsün türüne göre tek veya çift zincirli olabilir.
- Protein Kılıf: Genetik materyali saran ve koruma altına alan proteinlerden oluşan bir kılıf bulunur. Bu kılıf, virüsün türüne göre farklı şekillerde olabilir.
- Enzimler: Bazı virüsler, replikasyon ve diğer fonksiyonlar için gerekli olan enzimleri de barındırır.
Virüslerin Özellikleri
- Hücresel Yapı Yoktur: Virüsler, hücresel bir yapıya sahip değildir. Bu nedenle, canlıların temel özelliklerinin birçoğunu gösteremezler. Beslenemezler, sindirim yapamazlar, solunum yapamazlar, büyüyemezler ve aktif hareket edemezler.
- Kristal Yapı: Virüsler, canlı hücrelerden bağımsız olarak bulunduklarında kristal yapıdadırlar. Bu, canlıların temel özelliklerinden biri olan metabolizma yapamamalarını gösterir.
- Hayatsal Faaliyetler Yoktur: Virüslerin beslenme, sindirim, boşaltım, solunum, büyüme ve aktif hareket gibi hayatsal faaliyetleri yoktur.
- Mutasyona Uğrama: Virüsler, genetik materyallerinde çok hızlı mutasyonlara uğrayabilirler. Bu durum, virüslerin yeni türlere evrimleşmesine ve ilaçlara direnç kazanmasına neden olabilir.
- Mecburi Parazit: Virüsler, kendi başlarına çoğalamazlar. Çoğalabilmek için konak hücreye ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle, mecburi parazit olarak kabul edilirler.
- Konak Özgüllüğü: Virüsler, belirli konak canlılara ve hücrelere özgüdür. Her virüs türü, belirli bir hücre tipine girerek çoğalabilir.
- Hücresel Savunma: Hücreler, virüslere karşı interferon adı verilen bir protein salgılayarak kendilerini korumaya çalışırlar.
- Genetik Materyale Göre Sınıflandırma: Virüsler, genetik materyallerine göre DNA’lı ve RNA’lı olmak üzere iki gruba ayrılır.
- Konak Canlıya Göre Sınıflandırma: Virüsler, konak canlılarına göre bitkisel virüsler, hayvansal virüsler ve bakteriyofajlar olmak üzere üç gruba ayrılır.
Virüslerin Çoğalması
Virüsler, konak hücreye girdikten sonra hücrenin yönetimini ele geçirirler ve kendi genetik materyallerini kullanarak çoğalmaya başlarlar. Virüslerin çoğalması, hücreye zarar verir ve çeşitli hastalıklara yol açabilir.
Virüslerin Zararları
Virüsler, birçok hastalığa neden olabilir. Soğuk algınlığı, grip, AIDS, hepatit B ve C, kanser gibi birçok hastalık virüsler tarafından oluşturulur.
Bakteriler
Bakteriler, tek hücreli ve çekirdeksiz bir yapıya sahip, prokaryot canlılardır. Bu basit yapılarına rağmen, bakteriler olağanüstü çeşitlilik ve uyum yeteneği göstererek dünyanın her köşesinde, en uç koşullarda bile varlıklarını sürdürebilmektedirler.
Bakterilerin Yapısı
- Hücre Zarı: Dış etkenlerden koruma sağlar ve seçici geçirgenliğe sahiptir.
- Hücre Çeperi: Peptidoglikan isimli bir molekülden oluşur ve hücreye şeklini verir.
- Sitoplazma: DNA, ribozomlar ve diğer organelleri içerir.
- Plazmit: DNA’dan bağımsız, küçük bir DNA molekülü; antibiyotik direnci gibi bazı ek özellikler kazandırabilir.
- Pilus: Yüzeylere tutunma ve diğer hücrelerle iletişim kurma sağlar.
- Kapsül: Bazı bakterilerde bulunan, ekstra bir koruma tabakasıdır.
Bakterilerin Çeşitliliği
Bakteriler, şekillerine, gram boyama sonucuna, solunum şekillerine ve beslenme şekillerine göre çeşitli gruplara ayrılır:
Şekillerine Göre:
- Kok (yuvarlak)
- Basit (çubuk)
- Spiril (kıvrımlı)
- Vibriyo (virgül)
Gram Boyama Sonucuna Göre:
- Gram (+)
- Gram (-)
Solunum Şekillerine Göre:
- Zorunlu Aerob
- Zorunlu Anaerob
- Gecici Aerob
- Gecici Anaerob
Beslenme Şekillerine Göre:
- Ototrof (Üretici)
- Fotoototrof (Fotosentez ile)
- Kemoototrof (Kemosentez ile)
- Heterotrof (Tüketici)
- Parazit
- Saprofit
Bakterilerin Önemi
Bakteriler, doğada ve insan yaşamında birçok önemli rol oynar:
- Besin Döngüsü: Azot döngüsü, karbon döngüsü ve diğer element döngülerinde kritik rol oynarlar.
- Besin Üretimi: Peynir, yoğurt, ekmek gibi fermente ürünlerin üretiminde kullanılırlar.
- İlaç Üretimi: Antibiyotikler ve diğer ilaçların üretiminde kullanılırlar.
- Atık Su Arıtımı: Atık suyun arıtılmasında ve temizlenmesinde önemli rol oynarlar.
- Biyoteknoloji: Çeşitli endüstriyel ürünlerin üretiminde kullanılırlar.
Bakteriyel Hastalıklar ve Antibiyotikler:
Bazı bakteriler, insanlarda ve diğer canlılarda çeşitli hastalıklara neden olabilir. Bu hastalıklarla mücadelede antibiyotikler kullanılır. Fakat, bakterilerin zamanla antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesi önemli bir sorundur.
Endospor Oluşumu:
Bakteriler, zorlu çevre koşullarında hayatta kalabilmek için endospor adı verilen dayanıklı bir yapı oluşturabilirler. Endospor, uygun koşullar oluştuğunda tekrar aktif bir bakteriye dönüşebilir.
Mayi Yeşil Algler:
Tatlı sularda, denizlerde veya nemli yerlerde yaşayan, fotosentez yapan prokaryot canlılardır. Hücre çeperleri ve glikojen depo maddeleri bulunur. Havanın azotunu tutarak bulundukları ortamı azot bakımından zenginleştirirler.
Arkeler:
Prokaryot hücre yapısına sahip, ekstrem ortamlarda yaşayabilen canlılardır. Metanojenler, termofiller, psikrofiller ve halofiller gibi farklı türleri vardır.
Protista Alemi:
Ökaryot hücre yapısına sahip, tek hücreli veya çok hücreli olabilen canlılardır. Kamçılılar, kök ayaklılar, sporlular, silliler ve algler gibi farklı grupları vardır.
Mantarlar
Nemli ortamları ve organik madde bolluğunu tercih eden mantarlar, amipsi hareketlerle besin arayan, gizemli bir canlı grubudur. Hücre çeperlerinden yoksun bu canlılar, doğada ve insan yaşamında önemli roller üstlenmektedir.
Mantarların Özellikleri
- Ökaryotik Yapı: Mantarlar, ökaryot hücre yapısına sahip gelişmiş canlılardır. Bu, DNA’larının çekirdek içerisinde bulunduğu anlamına gelir.
- Sporla Üreme: Mantarlar, eşeyli veya eşeysiz üreme yoluyla çoğalırlar. Eşeysiz üremede sporlar önemli rol oynar.
- Kitin Yapılı Hücre Çeperi: Mantar hücreleri, kitin adı verilen bir maddeden oluşan sağlam bir hücre çeperine sahiptir.
- Heterotofik Beslenme: Mantarlar, kendi besinlerini üretemezler. Besinlerini diğer canlılardan hazır olarak alırlar.
- Parazit ve Saprofit Türler: Parazit mantarlar konak canlılardan beslenirken, saprofit mantarlar çürüyen organik maddeleri parçalayarak besinlerini elde ederler.
Mantar Çeşitliliği
Mantarlar, yapılarına göre farklı gruplara ayrılır:
1. Maya Mantarları: Tek hücreli mantarlardır. Tomurcuklanma yoluyla çoğalırlar. Hamurun mayalanması, biranın üretilmesi gibi birçok alanda kullanılırlar.
2. Küf Mantarları: Hif adı verilen ipliksi yapılardan oluşan mantarlardır. Eşeyli veya eşeysiz üreme yoluyla çoğalabilirler. Penicillium gibi küf mantarlarından antibiyotikler üretilir.
3. Şapkalı Mantarlar: Gelişmiş mantarlardır. Miselyum adı verilen hiflerden oluşan bir yapıya sahiptirler. Şapkalı mantarların çoğu yenilebilir ve besin değeri yüksektir.
Mantarların Önemi
Mantarlar, doğada ve insan yaşamında birçok önemli role sahiptir:
- Besin Kaynağı: Birçok mantar türü yenilebilir ve protein, vitamin ve mineral bakımından zengindir.
- Antibiyotik Üretimi: Penicillium gibi küf mantarlarından antibiyotikler üretilir.
- Besinlerin Bozulmasını Önleme: Saprofit mantarlar, organik maddeleri parçalayarak besinlerin bozulmasını önler.
- Ekosistemde Rolü: Mantarlar, besin zincirinin önemli bir parçasıdır ve organik maddelerin geri dönüşümüne katkıda bulunur.
Mantarların Tehlikeleri
Bazı mantar türleri zehirlidir ve tüketilmeleri halinde insan sağlığına zarar verebilir. Bu nedenle, yenilebilir mantarların bilinçli bir şekilde toplanması ve tüketilmesi önemlidir.
Bitkiler Alemi
Ökaryotik Yapı ve Depo Maddeleri
Bitkiler, ökaryotik hücre yapısına sahip gelişmiş canlılardır. Hücre çeperleri selülozdan, depo maddeleri ise nişastadan oluşur. Bu özellikler, bitkilerin diğer canlılardan ayrılmasını sağlar.
Fotosentez ve Kloroplast
Kloroplast organelleri içeren bitkiler, fotosentez adı verilen bir süreçle güneş ışığından enerji elde ederler. Bu süreçte, su ve karbondioksit kullanarak glikoz (şeker) ve oksijen üretilir. Fotosentez, hem bitkilerin besin ihtiyacını karşılar hem de atmosferdeki oksijen seviyesini dengeler.
Damar Yapılarına Göre Sınıflandırma
Bitkiler, damar yapılarına göre iki gruba ayrılır:
Damarsız Tohumsuz Bitkiler
Kök, gövde ve yaprak gibi organları tam olarak gelişmemiş, iletim demetleri bulunmayan bitkilerdir. Eşeyli ve eşeysiz üreme döngülerini içeren metagenezle çoğalırlar. Ciğer otları, boynuzlu ciğer otları, su yosunları ve kara yosunları bu gruba örnektir.
Damarlı Bitkiler
Kök, gövde ve yapraklar gelişmiş ve iletim demetleri içeren bitkilerdir. Damarlı bitkiler, üreme şekillerine göre ikiye ayrılır:
Damarlı Tohumlu Bitkiler
Çiçek ve tohum üreten bitkilerdir. Eşeyli üremeyle tohum oluşturarak çoğalırlar. Tohum yapılarına göre ikiye ayrılırlar:
Açık Tohumlu Bitkiler
Genellikle ağaç veya çalı formunda olan, iğne yapraklı, gerçek çiçekleri olmayan bitkilerdir. Rüzgarla tozlaşma gerçekleşir. Tohumlar kozalak yapraklarının altında açıktadır. Çam, ardıç, ladin, köknar örnekleri bu gruba girer.
Kapalı Tohumlu Bitkiler
Gerçek çiçek, tohum ve meyveleri olan bitkilerdir. Tohum yumurtalık içinde yer alır. Çenek sayısına göre sınıflandırılırlar:
Tek Çenekliler
Genellikle tek yıllık otsu bitkilerdir. Gövde enine kalınlaşmaz, yapraklar paralel damarlanma gösterir. Saçak köklü bitkilerdir. Buğday, lale, zambak, muz, palmiye örnek olarak verilebilir.
Çift Çenekliler
Tek yıllık veya çok yıllık bitkiler olabilir. Çok yıllıklarda kambiyum doku sayesinde gövde enine kalınlaşır. Yapraklar ağsı damarlanma gösterir. Kazık köklü bitkilerdir. Fasulye, nohut, kayısı, elma örnekleri bu gruba girer.
Bitkilerin Önemi
Bitkiler, dünyadaki tüm yaşamın temelini oluşturur. Fotosentez yoluyla oksijen üreterek solunmamızı sağlarlar. Aynı zamanda besin, ilaç ve barınma gibi temel ihtiyaçlarımızı da karşılarlar.
Ekosistemdeki Rolü
Bitkiler, ekosistemlerde üreticiler olarak görev alır. Besin zinciri ve besin ağı için temel besin kaynağını oluştururlar. Ayrıca, toprağı erozyona karşı korur, su kaynaklarını düzenler ve iklimi dengeler.
Hayvanlar Alemi
Hayvanlar alemi, tek hücreli basit canlılardan dev deniz memelilerine kadar uzanan olağanüstü bir çeşitlilik ve uyum gösterir. Bu canlıları anlamak için onları çeşitli kriterlere göre sınıflandırmak ve her bir grubun özelliklerini incelemek önemlidir.
Sinir Şeridi ve Omurga Yapısına Göre Sınıflandırma
Sinir şeridi karın bölgesinden uzanan omurgasız hayvanlar
-
- Süngerler
- Sölentereler
- Solucanlar
- Yumuşakçalar
- Eklembacaklılar
- Derisidikenliler
Sinir şeridi sırttan uzanan ve ilkel omurgaya sahip ilkel kordalılar
-
- Amflyoksüs
- Tulumlular
Sinir şeridi sırttan uzanan ve gelişmiş omurgaya sahip omurgalılar
-
- Balıklar
- Kurbağalar
- Sürüngenler
- Kuşlar
- Memeliler
Omurgasız Hayvanlar
Omurgasız hayvanlar, omurgaya sahip olmayan canlılardır. Bu grup, altı ana sınıfa ayrılır:
1. Süngerler:
Denizlerde yaşayan, basit yapılı ve hücre içi sindirim yapan canlılardır. Eşeyli ve eşeysiz üreme görülebilir.
2. Sölentereler:
Denizlerde yaşayan, basit bir sinir ağına sahip ve hem hücre içi hem de hücre dışı sindirim yapan canlılardır. Eşeyli ve eşeysiz üreme görülebilir.
3. Solucanlar:
Yassı, yuvarlak ve halkalı olmak üzere üç gruba ayrılırlar. Eşeyli ve eşeysiz üreme görülebilir. Hücre içi ve hücre dışı sindirim sistemleri olabilir.
4. Yumuşakçalar:
Çift açıklıklı, bazılarında kabuk bulunan ve açık veya kapalı dolaşım sistemine sahip canlılardır. Salyangoz, midye, ahtapot ve mürekkep balığı örnek olarak verilebilir.
5. Eklembacaklılar:
Çift açıklıklı, açık dolaşım sistemine sahip, kitinden oluşan dış iskelete ve eklemli bacaklara sahip canlılardır. Böcekler, örümcekler, kabuklular ve çok ayaklılar bu gruba girer.
6. Derisidikenliler:
Denizlerde yaşayan, çift açıklıklı, hücre dışı sindirim yapan ve dikenli bir dış iskelete sahip canlılardır. Denizyıldızı, denizkestanesi ve denizhıyarı örnek olarak verilebilir.
Omurgalılar
Omurgaya sahip canlılardır ve beş sınıfa ayrılır:
1. Balıklar:
Solungaç solunumu, amonyak atılımı ve pullu vücut örtüsü ile karakterize edilirler. Dış döllenme ve dış gelişme gösterirler. Kalpleri iki odacıklıdır ve sürekli kirli kan taşır.
2. Kurbağalar:
Hem suda hem de karada yaşayabilen, amfibiler olarak da bilinen canlılardır. Dış döllenme ve dış gelişme gösterirler. Kalpleri üç odacıklıdır ve kirli ve temiz kan karışır.
3. Sürüngenler:
Akciğer solunumu, ürik asit atılımı ve pulu veya kabuğu olan vücut örtüsü ile karakterize edilirler. İç döllenme ve dış gelişme gösterirler. Kalpleri üç odacıklıdır ve kirli ve temiz kan karışır.
4. Kuşlar:
Akciğer solunumu, ürik asit atılımı, tüylü vücut örtüsü, gaga ve kanatlara sahip canlılardır. İç döllenme ve iç gelişme gösterirler. Kalpleri dört odacıklıdır ve kirli ve temiz kan karışmaz.
5. Memeliler:
Akciğer solunumu, üre atılımı, kıllı vücut örtüsü, ter ve süt bezleri, meme ve kulak kepçeleri ile karakterize edilirler. İç döllenme ve iç gelişme gösterirler. Yavrularını doğurur ve sütle beslerler. Kalpleri dört odacıklıdır.
Memeliler, gelişmişlik sırasına göre üç gruba ayrılır:
- Yumurtlayan Memeliler: Gagalı memeli olarak da bilinen ornitorekler bu gruba girer. Hem memeli hem de sürüngen özelliklerine sahip olan bu canlılar yumurtlayarak çoğalırlar.
- Keseli Memeliler: Kanguru ve koala gibi canlılar bu gruba girer. Yavrularını doğururlar fakat plasenta yerine kesede taşırlar ve burada süt ile beslerler.
- Plesentalı Memeliler: Fare, balina, yarasa ve insan gibi canlılar bu gruba girer. Yavrularını plasenta aracılığıyla beslerler ve doğurarak dünyaya getirirler.
Memelilerin Özellikleri
- Sıcakkanlılık: Vücut sıcaklıklarını sabit tutabilirler.
- Akciğer solunumu: Oksijeni akciğerleri ile alırlar.
- Üre atılımı: Boşaltım ürünleri üreden oluşur.
- Kıllı vücut örtüsü: Vücutları kıllarla kaplıdır.
- Ter ve süt bezleri: Ter ve süt üretebilirler.
- Meme: Yavrularını sütle beslerler.
- Dört odacıklı kalp: Kirli ve temiz kan karışmaz.
- Diyafram: Solunumu kolaylaştırır.
- Gelişmiş beyin: Diğer hayvanlara kıyasla daha gelişmiş bir beyne sahiptirler.
Canlıların Beslenme Şekilleri
Canlıların hayatta kalabilmeleri için besin almaları ve enerji üretmeleri gerekir. Besin, canlıların büyüme, gelişme ve üreme gibi temel fonksiyonlarını yerine getirmesi için gerekli olan organik maddeleri içerir. Canlılar besinlerini farklı şekillerde elde ederler ve bu beslenme şekilleri, ekosistemde önemli bir rol oynar.
Beslenme Basamakları ve Enerji Akışı
Canlılar arasındaki beslenme ilişkilerini gösteren her basamak, o canlının trofik düzeyi (beslenme basamağı) olarak ifade edilir. Ekosistemde enerji akışı üreticiler, tüketiciler ve ayrıştırıcılar tarafından gerçekleştirilir.
Üreticiler (Ototrof Canlılar)
Kendi besinlerini inorganik maddelerden güneş ışığı veya kimyasal enerjiyi kullanarak üreten canlılardır. Fotosentez ve kemosentez gibi yöntemlerle besin üretirler. Üreticiler, ekosistemdeki besin zincirinin ve besin ağının temelini oluştururlar.
Üretici türleri:
- Fotoototroflar: Klorofil içeren ve güneş ışığı kullanarak fotosentez yapan canlılardır. Bitkiler, mavi-yeşil algler ve fotosentetik bakteriler bu gruba girer.
- Kemoototroflar: Güneş ışığı yerine kimyasal enerjiyi kullanarak kemosentez yapan canlılardır. Kemosentetik bakteriler bu gruba girer.
Tüketiciler (Heterotrof Canlılar)
Besinlerini diğer canlılardan hazır olarak alan canlılardır. Tüketiciler, besin zincirinde üreticilerden sonra gelirler ve farklı beslenme şekillerine göre alt gruplara ayrılırlar.
Tüketici türleri:
- Otobur: Bitkilerle beslenen canlılardır. Tavşan, geyik, inek ve zebra otobur canlılara örnektir.
- Etobur: Etçil hayvanlardır ve diğer hayvanlarla beslenirler. Aslan, kaplan, kurt ve tilki etobur canlılara örnektir.
- Hem etobur hem otobur: Hem bitkilerle hem de hayvanlarla beslenen canlılardır. Ayı, domuz ve bazı balık türleri hem etobur hem de otobur canlılara örnektir.
- Parazit: Konak canlı üzerinde yaşayarak beslenen canlılardır. Bit ve pire dış parazitlere, tenya ve şerit solucanlar ise iç parazitlere örnektir.
Ayrıştırıcılar (Saprofit Canlılar)
Ölü ve çürüyen organik maddeleri parçalayarak inorganik maddelere dönüştüren canlılardır. Ayrıştırıcılar, besin zincirinin son halkasını oluşturur ve besin maddelerinin tekrar kullanılabilir hale gelmesini sağlar.
Ayrıştırıcı türleri:
- Mantarlar: Çürüyen organik maddeleri parçalayarak beslenen canlılardır.
- Bakteriler: Ölü ve çürüyen organik maddeleri parçalayarak beslenen canlılardır.
Beslenme Şekillerine Göre Diğer Sınıflandırmalar
- Holozoik Beslenme: Besinlerin katı ve büyük parçalar halinde alındığı beslenme şeklidir. Hayvanlarda yaygın olarak görülür.
- Simbiyotik Beslenme: İki veya daha fazla canlının bir arada yaşayarak birbirinden faydalandığı beslenme şeklidir.
Simbiyotik beslenmenin türleri
- Kommensalizm: Bir canlının diğerinden faydalandığı, diğer canlının ise etkilenmediği beslenme şeklidir.
- Mutualizm: Her iki canlının da birbirinden faydalandığı beslenme şeklidir.
- Parazitlik: Bir canlının (parazit) diğer canlıdan (konak) faydalandığı, konak canlının ise zarar gördüğü beslenme şeklidir.
Besin Zincirleri ve Besin Ağları
Bir ekosistemdeki canlıların beslenme ilişkilerini gösteren basitleştirilmiş diyagramlardır. Besin zinciri, tek bir doğrusal beslenme ilişkisini gösterirken, besin ağı ise birbiriyle bağlantılı birçok besin zincirini içeren karmaşık bir yapıdır.
Biyokütle, Birey Ağırlığı ve Birey Sayısı Arasındaki İlişki
Üreticiden son tüketiciye doğru gidildikçe;
- Biyokütle (Toplam üretim): Azalır. Her basamakta enerji kaybı olduğu için bir üst basamağa aktarılan besin miktarı azalır.
- Birey ağırlığı: Artar. Daha yüksek trofik düzeydeki canlılar, daha fazla besin almaları gerektiği için daha büyük olma eğilimindedir.
- Birey sayısı: Azalır. Daha yüksek trofik düzeyde daha az sayıda canlı bulunur. Bunun sebebi, besin zincirinin her basamağında enerji kaybı olması ve daha az sayıda canlının bu enerjiyi karşılayabilmesidir.
Zehirli Atık Birikimi
Her besin zincirinde, bazı kimyasallar (örneğin pestisitler) biyolojik birikim yoluyla konsantre hale gelebilir. Bu kimyasallar, besin zincirinin en üst basamaklarındaki canlılarda (örneğin insanlar) daha yüksek konsantrasyonlarda bulunur ve sağlık problemlerine yol açabilir.
Enerji Kaybı
Her besin zincirinde enerji kaybı olur. Besinlerin sindirilmesi ve metabolize edilmesi sırasında enerjinin bir kısmı ısı olarak açığa çıkar. Bu nedenle, bir üst basamağa aktarılan enerji miktarı her zaman daha azdır.
YKS Biyoloji Canlıların Sınıflandırılması Soru Çözümü
Örnek Soru 1) Canlıların sınıflandırılmasında kullanılan iki ana yöntemden biri olan doğal sınıflandırmada hangi kategoriler kullanılır ve bu kategorilerin sırası nedir?
Doğal sınıflandırmada canlıların sınıflandırılmasında kullanılan kategoriler ve sırası aşağıdaki gibidir:
Genişten Dara:
-
Alem: En genel kategoridir. Canlılar, hücre yapısı, beslenme şekli ve DNA dizilimi gibi temel özelliklerine göre altı aleme ayrılır:
- Bakteriler
- Arkebakteriler
- Protistler
- Mantarlar
- Bitkiler
- Hayvanlar
-
Şube: Aynı alemden olan canlılar, vücut planı ve diğer önemli özelliklerine göre şubelere ayrılır. Örneğin, hayvanlar alemi eklembacaklılar, yumuşakçalar, derisidikenliler, balıklar, amfibiler, sürüngenler, kuşlar ve memeliler gibi şubelere ayrılır.
-
Sınıf: Aynı şubeden olan canlılar, daha ayrıntılı özelliklerine göre sınıflara ayrılır. Örneğin, memeliler sınıfı, etobur, otobur ve hem etobur hem de otobur memeliler gibi sınıflara ayrılır.
-
Takım: Aynı sınıftan olan canlılar, ortak özelliklerine göre takımlara ayrılır. Örneğin, etobur memeliler sınıfı, kedigiller, köpekler, ayılar ve gelincikler gibi takımlara ayrılır.
-
Familya: Aynı takımdan olan canlılar, ortak özelliklerine göre familyalara ayrılır. Örneğin, kedigiller takımı, kediler, kaplanlar, aslanlar ve vaşaklar gibi familyalara ayrılır.
-
Cins: Aynı familyadan olan canlılar, ortak özelliklerine göre cinslere ayrılır. Örneğin, kediler familyası, evcil kedi, yabani kedi, vaşak ve puma gibi cinslere ayrılır.
-
Tür: Sınıflandırmanın en alt kategorisidir. Birbirleriyle üreyebilen ve verimli yavrular verebilen canlılar aynı türe aittir. Örneğin, evcil kedi (Felis catus) ve yabani kedi (Felis silvestris) ayrı türlerdir.
Örnek Soru 2) “Yapay Sınıflandırma” ve “Doğal Sınıflandırma” sistemleri arasındaki farklar nelerdir? Hangi sistem daha bilimsel bir yaklaşımdır ve neden?
Yapay sınıflandırma ve doğal sınıflandırma, canlıları gruplandırmak için kullanılan iki farklı yöntemdir. Bu iki sistem arasındaki temel farklar şunlardır:
Yapay Sınıflandırma:
- Tek bir özelliğe göre canlıları gruplandırır. Örneğin, beslenme şekline göre (otobur, etobur, hem etobur hem de otobur), yaşam ortamına göre (su canlıları, kara canlıları, hava canlıları) veya vücut boyutuna göre (küçük, orta, büyük) sınıflandırma yapılabilir.
- Pratik ve kullanımı kolaydır.
- Canlılar arasındaki gerçek ilişkileri tam olarak yansıtmaz.
- Bilimsel açıdan yetersiz kalmaktadır.
Doğal Sınıflandırma:
- Birden fazla ortak özelliğe göre canlıları gruplandırır. Bu ortak özellikler, morfoloji (vücut yapısı), anatomi (iç yapı), fizyoloji (işlev), embriyoloji (gelişim), ekoloji (yaşam ortamı) ve davranış gibi birçok alandan edinilir.
- Daha karmaşık bir sistemdir.
- Canlılar arasındaki gerçek ilişkileri daha iyi yansıtır.
- Bilimsel açıdan daha doğru ve güvenilir bir yöntemdir.
Hangi Sistem Daha Bilimsel Bir Yaklaşımdır?
Doğal sınıflandırma sistemi, canlıları sınıflandırmak için daha bilimsel bir yaklaşımdır. Bunun nedeni, bu sistemin canlıları sadece tek bir özelliğe göre değil, birçok ortak özelliğe göre gruplandırmasıdır. Bu sayede, canlılar arasındaki gerçek ilişkiler daha iyi yansıtılır ve sınıflandırma sistemi daha doğru ve güvenilir hale gelir.
Yapay sınıflandırma sistemi, pratik ve kullanımı kolay olsa da, canlılar arasındaki gerçek ilişkileri tam olarak yansıtmadığı için bilimsel açıdan yetersiz kalmaktadır.
Örnek Soru 3) Aynı aleme ait canlılar her zaman birbirleriyle akraba mıdır? Neden veya neden olmasın?
Hayır, aynı aleme ait canlılar her zaman birbirleriyle akraba değildir. Akrabalık, ortak bir atadan gelme anlamına gelir. Bir aleme ait canlılar, ortak bazı özelliklere sahip olabilir, ancak bu ortak özellikler, hepsinin aynı atadan geldiği anlamına gelmez.
Aynı aleme ait canlılar, evrimsel süreç boyunca farklı dallara ayrılmış olabilir. Bu nedenle, bazı canlılar diğerlerinden daha yakın akrabadır. Örneğin, memeliler alemine ait olan insanlar ve köpekler, kedilerden ve farelerden daha yakın akrabadır.
Akrabalık derecesini belirlemek için DNA dizilimleri ve protein yapıları gibi bilgiler kullanılır. Bu bilgiler, canlıların ortak atadan ne kadar uzaklaştığını gösterir.
Aynı aleme ait canlıların her zaman akraba olmadığını gösteren bazı örnekler şunlardır:
- Bitkiler alemi: Çiçekli bitkiler ve eğrelti otları aynı aleme aittir, ancak birbirleriyle akraba değildir.
- Mantarlar alemi: Mantarlar ve küfler aynı aleme aittir, ancak birbirleriyle akraba değildir.
- Hayvanlar alemi: Böcekler ve memeliler aynı aleme aittir, ancak birbirleriyle akraba değildir.
Sonuç olarak, aynı aleme ait olmak, canlıların her zaman akraba olduğu anlamına gelmez. Akrabalık derecesini belirlemek için DNA dizilimleri ve protein yapıları gibi bilgiler kullanılır.
Örnek Soru 4) DNA dizilimleri ve protein yapıları, türlerin sınıflandırılmasında neden önemli bir rol oynar?
DNA dizilimleri ve protein yapıları, türlerin sınıflandırılmasında önemli bir rol oynar çünkü bu bilgiler bize canlıların evrimsel geçmişi hakkında bilgi verir. DNA, canlıların genetik materyalidir ve proteinler ise DNA tarafından kodlanır. DNA dizilimleri ve protein yapıları, canlılar arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları gösterir.
DNA Dizilimleri:
- DNA dizilimleri, her canlı için benzersizdir.
- DNA dizilimlerindeki benzerlikler, canlıların ortak bir atadan geldiğini gösterir.
- DNA dizilimlerindeki farklılıklar, canlıların evrimsel süreç boyunca ne kadar ayrıldığını gösterir.
Protein Yapıları:
- Proteinler, DNA tarafından kodlanır.
- Protein yapıları, canlıların işlevlerini yerine getirmesini sağlar.
- Protein yapıları arasındaki benzerlikler ve farklılıklar, DNA dizilimleri arasındaki benzerliklere ve farklılıklara paralellik gösterir.
Türlerin Sınıflandırılmasında Kullanımı:
- DNA dizilimleri ve protein yapıları, türleri sınıflandırmak için kullanılan moleküler filogenetik yönteminin temelini oluşturur.
- Moleküler filogenetik yöntemler, DNA dizilimleri ve protein yapıları arasındaki benzerlikleri ve farklılıkları analiz ederek canlıların evrimsel ilişkilerini gösteren filogenetik ağaçlar oluşturur.
- Bu filogenetik ağaçlar, türlerin birbirleriyle ne kadar yakın akraba olduğunu gösterir ve türlerin sınıflandırılmasına yardımcı olur.
Örnek:
- DNA dizilimleri ve protein yapıları analizleri, insanların ve şempanzelerin DNA’larının %98 oranında benzer olduğunu göstermiştir. Bu da, insanların ve şempanzelerin evrimsel süreç boyunca yakın akraba olduğunu gösterir.
Sonuç olarak:
DNA dizilimleri ve protein yapıları, türlerin sınıflandırılmasında önemli bir rol oynar. Bu bilgiler bize canlıların evrimsel geçmişi hakkında bilgi verir ve türlerin birbirleriyle ne kadar yakın akraba olduğunu gösterir.
Örnek Soru 5) Beslenme şekillerine göre canlılar hangi kategorilere ayrılır? Her kategorinin temel besin kaynağı nedir? Bu kategorilerin önemi nedir?
Beslenme şekillerine göre canlılar üç ana kategoriye ayrılır:
1. Otobur: Bitkilerle beslenen canlılardır. Temel besin kaynakları fotosentez yoluyla üretilen organik moleküllerdir. Otobur canlılara örnek olarak inek, tavşan, zebra ve fil verilebilir.
2. Etobur: Etçil canlılardır. Temel besin kaynakları diğer canlıların etleridir. Etobur canlılara örnek olarak aslan, kurt, yılan ve baykuş verilebilir.
3. Hem Etobur Hem de Otobur: Hem bitkilerle hem de etle beslenen canlılardır. Temel besin kaynakları hem fotosentez yoluyla üretilen organik moleküller hem de diğer canlıların etleridir. Hem etobur hem de otobur canlılara örnek olarak ayı, domuz, kirpi ve karga verilebilir.
Bu Kategorilerin Önemi:
- Beslenme şekillerine göre sınıflandırma, canlıların ekosistemdeki rollerini ve birbirleriyle olan ilişkilerini anlamamıza yardımcı olur.
- Farklı beslenme şekilleri, canlıların vücut yapıları, davranışları ve yaşam alanları üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.
- Bu sınıflandırma, gıda zincirleri ve gıda ağları gibi ekolojik kavramları anlamamızı sağlar.
- Ayrıca, tarım ve hayvancılık gibi insan faaliyetlerini de etkiler.
Örnek:
- Otobur canlıların sayısındaki artış, etobur canlıların sayısının artmasına neden olabilir.
- Etobur canlıların sayısındaki azalma, otobur canlıların sayısının artmasına neden olabilir.
Sonuç olarak:
Beslenme şekillerine göre sınıflandırma, canlıları ve ekosistemleri anlamamız için önemli bir araçtır. Bu sınıflandırma, bize canlıların besin kaynaklarını, birbirleriyle olan ilişkilerini ve ekosistemdeki rollerini gösterir.
Diğer YKS Konularına web sitemizden ulaşabilirsiniz. Sorularınız için lütfen yorum bölümüne çekinmeden yazın. Başarılar dilerim.